müphem

müphem
阿́
s. 不明确的, 不分明的; 含糊的, 模糊的; 不固定的, 不确定的 \müphem vaziyet 不明状况 \müphem zamir 语́ 不定代词 Sözleri çok müphem. 他说的话很含糊。İçeride müphem, karışık bir uğultu var. 里面昏暗不清, 声音嘈杂。
zf. 不清楚地, 含含糊糊地: Müphem konuşuyor. 他说得含含糊糊地。Bu noktayı müphem bıraktı. 他没有明确这一点。
◇ \müphem bir tarzda 含糊地, 模糊地; 不明确地

Türkçe-Çince Sözlük. 2014.

Игры ⚽ Нужен реферат?

Look at other dictionaries:

  • müphem — sf., Ar. mubhem 1) Belirsiz Akşamları, başında müphem bir hararet; oysa elleri ayakları buz. A. İlhan 2) zf. Örtülü Müphem konuşuyor …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • müphem — (A.) [ ﻢﻬﺒﻡ ] belirsiz, belli belirsiz …   Osmanli Türkçesİ sözlüğü

  • MÜPHEM — (Bak: Mübhem …   Yeni Lügat Türkçe Sözlük

  • abus — sf., esk., Ar. ˁabūs 1) Somurtkan (kimse) 2) Çatık, asık (yüz) Abus çehreli bir adamın ne namazı ne niyazı ne zekâtı ne orucu makbuldür. Ö. Seyfettin 3) Garip, acayip Genç, esmer kız tahayyül ediyor, zihninde müphem hayallere karışan abus… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • belirsiz — sf. 1) Belirli olmayan, belgisiz, gayrimuayyen Tatlı ve mahmur bakışlı gözlerini belirsiz bir noktaya dikti. Y. K. Karaosmanoğlu 2) Niteliği hakkında tam bir bilgi edinilemeyen, müphem Bir ayağın yerlere sürtünmesinden çıkan, silik ve belirsiz… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • kapalı — sf. 1) Kapanmış olan, açılmamış, mestur, açık karşıtı 2) Geçilmez durumda olan 3) Çalışma süresi sona ermiş (iş yeri) 4) Başı örtülü (kadın) 5) Açık ve kesin söz kullanmadan söylenen, müphem 6) Gizli, saklı Meclisler, iç tüzük hükümlerine uygun… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • örtülü — sf. 1) Örtüsü olan Orta yaşlı, başı örtülü bir kadın yanımda duruyor. R. H. Karay 2) Örtülmüş, bir şey ile kaplanmış Yerler yemyeşil ve ıslak bir çimenle örtülü. A. Haşim 3) zf., mec. Açıklama yapmadan, belli belirsiz bir biçimde, müphem Birleşik …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • sincabi — is., Far. sincāb + Ar. ī 1) Kahverengi ile kurşun rengi arasında olan renk 2) sf. Bu renkte olan Sincabi dağlar, dağların arkasındaki mavi ve müphem sisler gittikçe koyulaşıyor... Ö. Seyfettin …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • uğultu — is. Gürültülü, boğuk ve anlaşılmaz ses, uğuldama sesi İçeride müphem, karışık bir uğultu var. F. R. Atay …   Çağatay Osmanlı Sözlük

Share the article and excerpts

Direct link
Do a right-click on the link above
and select “Copy Link”